Yaşam

Ümit Yenişehirli yazdı: Dün Erbakan, bugün Erdoğan…

Haber Merkezi

Dün Erbakan, bugün Erdoğan…

İsrail’e anladığı dilden

Ümit Yenişehirli

İsrail’in bir yıldır devam eden insanlık dışı saldırılarına karşı dünya liderleri arasında en yoğun diplomatik teması sürdüren, bu ülkeye yönelik yaptırımlar için çaba sarf eden, Filistin’e uygulanan soykırıma karşı en üst seviyede tepkisini ortaya koyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son bir haftada ise – Hem de üç kez – bu saldırıların nihai hedefinin Türkiye olduğunu da açıkça dile getirdi.

“VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR”IN NE OLDUĞUNU GAYET İYİ BİLİRİZ

Erdoğan, 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılı açış töreninde yaptığı konuşmada, “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır.” ifadelerini kullandı.

İSRAİL SALDIRGANLIĞI TÜRKİYE’Yİ DE İÇİNE ALIYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cuma günü Adana’daki Teknofest buluşmasında yaptığı konuşmada da İsrail’e ilişkin uyarılarını sürdürerek, şunları söyledi:

“Bölgemizde sadece Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’la sınırlı kalmayacak sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Bu planın nihai hedefinin neresi olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmaya gerek yok. Tarih bilen, dinler tarihi bilen, siyaset bilen herkes meselenin Kudüs’le, vadedilmiş topraklar hezeyanıyla bağlantısını zaten idrak edecektir. Vadedilmiş toprakların ne olduğunu gayet iyi biliriz. 30 kilometre mesafede adeta Türkiye’ye meydan okuma yarışına giriyorlar. İsrail saldırganlığı Türkiye’yi de içine almaktadır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir. Vatanımız, milletimiz, bağımsızlığımız için bu devlet terörüne elimizdeki her imkânla karşı duracağız.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son olarak dün Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programında, İsrail’in bölgedeki hedeflerine bir kez daha dikkat çekerek, “Kimseden korkmadan mazlumun yanında, zalimlerin karşısındayız. İsrail hükümetinin tüm bölgeyi kan gölüne çevirmeyi amaçlayan kirli planlarını deşifre eden, uyaran yine Türkiye’dir. Sinsi plan uygulamaya kondu. Dini fanatizmle hareket eden mevcut İsrail yönetiminin niyeti bellidir. Geçen yüzyılın başında olduğu gibi ortada bir paylaşım savaşı var. Millî çıkarlarımız için tüm tedbirlerimizi alıyoruz. Vatan topraklarında ameliyata izin vermeyiz.” dedi.

“ONE MİNUTE”LE İSRAİL CUMHURBAŞKANI’NIN YÜZÜNE KARŞI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte dünya çapında ses getiren İsrail’e yönelik bir başka çıkışı da Davos’ta yaşanmıştı.

Erdoğan, Başbakanlığı dönemindeki Davos Zirvesi’nde, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile birlikte katıldığı panelde, İsrail’in saldırgan tutumunu çok sert bir biçimde eleştirmişti. 29 Ocak 2009 tarihindeki panelde, önce moderatöre itiraz eden Erdoğan, sonrasında Peres’i eleştirmiş, ardından da toplantıyı terk etmişti:

“Moderatör Ignatius: Evet gerçekten de çok ateşli bir konuşmaydı…

Erdoğan: One minute, one minute… Olmaz! One minute!

Moderatör Ignatius: Peki Sayın Başbakan, size de söz veriyorum ama lütfen hakikaten bir dakika sürsün.

Erdoğan: Sayın Peres, benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki sesinin bu kadar çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz! Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum. Şu zulme alkış tutanları da ayrıca kınıyorum!

Moderatör Ignatius: Sayın Başbakan… Sayın Başbakan…

Erdoğan: Benim için de bundan böyle Davos bitmiştir. Daha Davos’a gelmem!

ERDOĞAN DA ERBAKAN DA EZBERLERİ BOZDU

“Vadedilmiş topraklar” ifadesi asırlar öncesine, tahrif edilmiş Tevrat’a atıfla bilinse de modern politik sürümü geçtiğimiz asırdan itibaren görülmüştü. İsrail devleti kurulmadan önce, kurulurken ve kurulduktan sonra Siyonizm hareketi ile İsrail’in önde gelen pek çok ismi, bu kavram etrafında çevre coğrafyaları işaret eden yayılmacı, işgalci imaları ya da daha net hedef göstermeleri dile getirmişlerdi.

İsrail yöneticileri içerisinde “vadedilmiş topraklar” kavramının çağrıştırdıklarını son yıllarda belki de en net şekilde dile getiren isim ise Filistin’deki soykırımın baş sorumlusu İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olmuştu.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, iktidar mevkiine gelenler açısından, İsrail’in bu yaklaşımına adeta “yokmuş gibi” davranmak neredeyse genel bir tutumdu. Merhum Başbakan Necmettin Erbakan ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu tutumun istisnasını oluşturdular.

Erdoğan da Erbakan da İsrail’in “teoloji kaynaklı konum belirleyip hedef alma” hezeyanlarına, Cumhuriyet tarihinin en net cevaplarını veren isimler oldular.

ERBAKAN: KAYSERİ’YE KADAR UZANAN İSRAİL PROJESİ

Merhum Başbakan Necmettin Erbakan, birçok vesileyle İsrail’e yönelik eleştirilerini sert ifadelerle dile getirmişti. Erbakan, İsrail kaynaklı teolojik ve yer yer ezoterik saplantılara gereken cevapları vermişti.

Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, 1975 yılında Başbakan Yardımcısı iken TBMM’de yaptığı bir konuşmada, şunları söylemişti:

“Bugünkü İsrail’in meclisinin içinde Teodor Herzl’in heykeli bulunmaktadır. Yüz sene önce Viyana’da yaşayan ve İsrail projesinin temelini atan bu siyonist, İsrail’in ilk alması icabettiği toprakların haritasını çizmiş ve bu haritada Türkiye topraklarının büyük kısmını İsrail’in bir vilayeti olarak göstermiştir. İsrail projesi aslında budur. Tevrat’ta da, İncil’de de Kayseri’ye kadar uzanan Asurîlerin ülkesinin İsrail’e ait olduğu zikredilmektedir. Batı gerektiğinde, İsrail’in bu projesine göz yumabilir.”

BM’NİN ASIL İŞİ “BÜYÜK İSRAİL”İN KURULMASINI SAĞLAMAKTIR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi Necmettin Erbakan da Birleşmiş Milletler’in hemen her vesileyle İsrail’i kollayan tutumuna yönelik eleştiriler dile getirmekteydi.

Erbakan, 1979 yılındaki bir konuşmasında, İsrail’in süre gelen tecavüzleri karşısında BM’nin Filistin’i her defasında korumasız bıraktığını belirterek, “Birleşmiş Milletler, dünya meseleleri karşısında tarafsız davranmıyor. Otuz seneden beri yurtlarından atılan üç milyon civarındaki Filistinli için Birleşmiş Milletler, bazı ülkelerin güdümü altındadır. Filistinlilere haklarının teslimi ve İslam ülkelerinin diğer benzer meselelerinin halli için ‘İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı’ kurulması şarttır.” demişti.

ERBAKAN: YAKINDA LÜBNAN’I, SONRA ERZURUM’U, KONYA’YI

Erbakan, 1990’lı yıllarda yaptığı yine BM ile ilgili bir başka konuşmada da şu ifadeleri kullanmıştı:

“Birleşmiş Milletler’in gayesi, yeryüzünde hakkı adaleti tesis etmek olmayıp, asıl gayesi İsrail’in kurulması, korunması ve daha sonra Büyük İsrail’in kurulmasıdır. İsrail’in, Siyonistlerce aktarılan kaynaklarla satın aldığı silahlar, Türkiye’nin güvenliği açısından sakıncalıdır. İsrail her gün şahit olunduğu gibi, Mescid-i Aksa’dan çıkan 10-15 yaşındaki Müslüman çocukların kafalarını kırıyor. Yakında Lübnan’ı alacağını, onu takiben de Konya’yı ve Erzurum’u kendine vilayet yapacağını söylüyor. ‘Bir an evvel Sultan Süleyman zamanındaki toprakları, yani Arz-ı Mevud’u ele geçireceğim. Böylece Tevrat’ta bize vadedilen dünya hâkimiyetine ulaşacağım.’ diyor.”

AMERİKA, İSRAİL’İ ÇOK SEVİYORSA İSRAİL’E BİR EYALET VERSİN

Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın İsrail’e yönelik eleştirel diğer bazı değerlendirmeleri de şöyleydi:

“Plana göre İsrail kurulacak, sonra Müslümanlık yeryüzünden kaldırılacak ve Siyonizm bütün dünyaya hâkim kılınacaktır. Plan yapılırken de İsrail’in kurulması için en büyük engel, Osmanlı Devleti olarak görüldüğünden ilk hedef Osmanlı olmuştur. Osmanlı yıkılmadıkça İsrail’in kurulmayacağını bildiklerinden, Osmanlı Devleti savaşa sürüklenmiş, Osmanlı yıkıldıktan sonra da Müslüman ülkeler işgal edilmiştir.”

“Dış güçler var. Bir Büyük İsrail kurulmak isteniyor. Bunun için de Türkiye parçalanmak isteniyor. Sevr Anlaşması bunun için ortaya konmuştu. Dünya politikası buna göre yönetiliyor.”

“Faizci kapitalist sistem ile dünyayı ekonomik olarak yöneten Siyonizm, İsrail, ırkçı emperyalizm bir timsahtır. Bu timsahın üst çenesi ABD, alt çenesi AB, kuyruğu İsrail’dir.”

“Amerika, İsrail’i çok seviyorsa, İsrail’e Amerika’da bir eyalet versin.”

“Bu İsrail laftan anlamaz, güçten anlar. İsrail‘le barış olmaz onlar zordan, savaştan anlar, onlara anladığı dilden hitap etmek zorundasınız.”

– Gencer Özcan, “Türkiye – İsrail İlişkilerinde Dönüşüm: Güvenliğin Ötesi”, TESEV Raporu, 2005

– Doç. Dr. Işıl Arpacı, “Necmettin Erbakan Örneğinde Türk Dış Politikasının İslamcı Eleştirisi”, Anadolu Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 4, S. 2, Y. 2022

– Doç. Dr. Ali Bilgenoğlu – Dr. Barış Gürsoy, “Dağı Yerinden Oynatmak: Necmettin Erbakan’ın Dış Politika Perspektifinde Türkiye Merkezli İslam Birliği’nin İmkânı”, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, C. 11, S. 36, Y. 2023

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu