Tarihçi şunları yazdı: Geçmişte hac ziyaretleri
Pandemi koşullarında kesintiye uğrayan ve tarihinde ilk kez iptal edilen hac ziyareti, olağan düzenine döndü.
Hacı adayları mübarek topraklarda…
Hira Dağı ziyaretlerini tamamlamak üzere olan adaylar şimdi de Arafat Vakfı’na hazırlanıyor.
Milyonlarca ziyaretçi arasında 88 bin Türk hacı adayı bulunuyor.
Elbette hac yolculuğunun özü aynı kalıyor, ancak kurallarda, teknik olanaklarda ve lojistikte kıyaslanamaz ilerlemeler var.
Ancak geçen yıllarda her şey o kadar farklıydı ki…
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki son hac kervanı 1917’deydi.
Osmanlı döneminde imparatorluk mülkü olan Hicaz’da uzun asırlarca devlet himayesinde gerçekleşen haccın şartları, geçen yüzyılın başlarında bölgedeki siyasi gelişmelerle birlikte değişmeye başladı. .
Şerif Hüseyin’in isyanından sonra, devletin himayesinde yapılan resmi hac ziyareti kesintiye uğradı.
1917’de son hac kervanı ve Surra Alayı Medine’ye gönderilebildi. Ancak hac durmadı.
Türkiye Müslümanları bizzat ve mümkün olan her şekilde hacca gitmeye çalıştılar.
CHP’nin tek parti döneminde 24 yıl hac organize edilmedi.
Cumhuriyet yönetimi ise ilk yıllardan itibaren çok uzun bir süre resmi hac kafilesi için herhangi bir düzenleme yapmadı.
Dönemin kamu otoritesi ve basını bu durumun bir sonucu olarak “döviz yokluğunu” göstermiştir.
Ayrıca eski hac yollarının kapalı olması da fiziki şartları ağırlaştırmıştır. Suriye, Ürdün ve Irak’taki manda yönetimi bölgede temel bir can ve mal güvenliğini sağlayamadı.
Siyasi telaffuzda devletin hac meselesiyle ilgilenmesinin laikliğe aykırı olduğu tezi de dile getirilmiş ve buna göre politikalar oluşturulmuştur.
İlk resmi hac konvoyu 1947’de yola çıkabildi.
Bu yaklaşım nedeniyle Türk hacılar uzun yıllar düzenli bir şekilde hac görevini yerine getirememiştir.
Yapabilenler, olası suçlamalardan kaçınmak için dolambaçlı yolları seçtiler.
Örneğin adaylar bölgede başka bir ülkeye hac döneminden çok önce gitmişler, hac saatine yakın Suudi Arabistan’a gitmişler ve sonunda farklı bir ülke üzerinden Türkiye’ye dönenler olmuştur.
1946 seçimlerinde siyasi hayatta çok partili hayata geçildiğinde, hac ziyaretlerinin kısıtlanmasını muhalefet partileri aracılığıyla kamuoyunun dile getirmesi, ister istemez CHP yönetiminin yasağı gevşetmesine yol açacaktır.
Böylece Cumhuriyet tarihinde ilk kez 1947 yılında resmi Türk hac kafilesi yeniden deniz yoluyla hacca gidebilmiştir.
Yayalar da görüldü.
Devletin getirdiği hürriyet halk arasında o kadar büyük bir sevinç yarattı ki, bazı şehirlerden yaya olarak hacca gidenler bile görüldü.
Bir vatandaş olarak, “Gidiyorum ama nasıl gidersem.”Kast etti.
Az da olsa bu yöntemi tercih edenler Hatay, Mardin gibi sınıra yakın illerden yola çıktı.
Hatta Sivas’tan yürüyerek hacca gidenlerin olduğu da kayıtlarda görülüyor. Vatandaşlar yaya olarak hacca gidenlerden bahsederken bir yandan da bu insanlara hayranlıklarını dile getiriyorlardı.
Zira bu şahıslar bir bakıma Osmanlı döneminin hasretli hacı adaylarını anımsatıyordu.
Türkiye’nin Cidde Başkonsolosundan Türk hacı adaylarına meydan okuma
Tek parti hükümetinin devrilmesi ve Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte eyalette hacca yönelik olumsuz tutum görece değişti.
Hac kafileleri için yetersiz olmakla birlikte bazı resmi düzenlemeler yapılmıştır. 1953 yılında Bakanlar Kurulu, “Hac için Suudi Arabistan’a gideceklerin seyahatlerine ilişkin esaslar”bir kararname yayınladı.
Daha sonra 1955 yılında kanun değiştirilerek hacca gidiş gelişlerin sadece deniz ve hava yoluyla yapılması kararlaştırıldı.
1963’te kara yoluyla hac yine serbest bırakılacaktı. Uzun yıllardır karadan hac ziyareti, Türk hacı adaylarının en çok tercih ettiği yöntem olmuştur.
Siyasi kadro milletin istekleri doğrultusunda düzenlemeler yapsa da bürokrasi sıkıntı yaratmaya devam etti.
Cidde’ye ulaşabilen hacı adayları burada başlarının çaresine bakmak zorunda kaldılar.
Özgürlüğün ilk yıllarında, Türkiye’nin Cidde’deki diplomatik temsilcisinin, konsolosun Türk hacılar için zorluk çıkardığı gazete haberlerinde geçiyordu.
Bazen sırasında “hijyen bahaneleri”Hacıların zemzemlerinin döküldüğü ve hurmalarının ülkeye getirilmediği de görüldü.
Erbakan koalisyon hükümeti Hac Kurulu’nu kurdu
Demokrat Parti ve ardından Adalet Partisi hükümetleri dönemlerinde iyileştirilmeye çalışılan hac hizmetleri, vatandaşları istenilen düzeye getirememiştir.
Adayların pasaport, sağlık raporu, döviz ve vize işlemleri için apartman kapılarında günlerce beklemek zorunda kalması şikayetlere yol açtı.
Öte yandan hacı adayları gidiş gelişlerde özel seyahat acentelerinin insafına bırakılmış, firmalar aradaki rekabetten büyük zarar görmüştür.
Bu arada hac ile alakası olmayan yerlere ziyaret ettiriliyorlar, kira değerli olduğu için Mekke’de yaşayamıyorlar, hastaların tedavisi için hiçbir tedbir alınmıyor, kayıplara hiç bir önlem alınmıyor, en önemlisi de dini rehber verilmez. “Tavaf Ziyareti”Zorunlu yükümlülükleri bile yerine getirmeden memleketine dönenler oldu.
Son olarak şikayetler iyice çoğalınca Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman’ın başkanlığındaki Birinci Millet Cephesi Hükümeti’nde koalisyon ortağı olan Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın talebi üzerine Hac Heyeti kuruldu. 1977 yılında kurulan Demirel.
Rahmetli Erbakan, düzenlemede Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın öncü rol oynamasını talep etti ve düzenleme bu şekilde yapıldı.
Hacı adayları, mübarek yerleri gezip ziyaret ederlerdi.
O yıllardan beri Avrupa yakasında Yenikapı’dan, Anadolu yakasında Harem kıyısı ve Üsküdar meydanından Türkiye’den kutsal topraklara hac kafileleri seferler düzenliyor.
Diğer şehirlerde de hacı adaylarını belirli noktalarda toplayan otobüsler, Türkiye, Suriye ve Ürdün’deki kutsal yerleri ziyaret ederek Suudi Arabistan’a gidiyordu.
Bu kapsamda Konya ve Şanlıurfa’yı da ziyaret eden hacı adayları, Tarsus Ashab-ı Kehf mağarasını ziyaretlerinin ardından Cilvegözü sınır kapısından ayrılacak, Suriye Halep, Humus ve Şam’dan sonra Ürdün üzerinden Medine ve Mekke’ye ulaşacaklardı. Yermuk.
Otobüsle yapılan bu yolculuklar genellikle 45 gün, genellikle iki ay sürerdi.
Kaynak:
– Abdülkadir Özcan, Kemal Güran, Hacın Unsuru, TDV İslam Ansiklopedisi
– “Kutsal Hac Yolculuğunun Rotaları”, magazinulasim.com
– Nilgün Türkmen, “Türkiye’de Hac Folkloru”, Yüksek Lisans Tezi, 2011